Tehlikeli Madde Taşımacılığında Devrim !
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu bünyesinde 1968 yılında yürürlüğe giren Tehlikeli Maddelerin Karayollarında Uluslararası Taşınması Sözleşmesi’ne (ADR) Türkiye, 30.10.2009 tarihli mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/15454 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile taraf olmuş ve bu süreç 22.03.2010 tarihinde Birleşmiş Milletlerin üyeliğimizi resmen kabul edip bildirmesi ile tamamlandı.”
ADR Sözleşmesi kapsamında ülkemizde yürütülen çalışmalar, karayolu taşımacılık sektöründe arz ettiği önem yetkili kurumlar tarafından yakından takip edilmekte olup, tehlikeli maddelerin taşınmasında çevrenin ve insan sağlığının korunması ilkelerinin benimsenmesi anlamında büyük önem taşıyor.
Tehlikeli madde lojistiğindeki en önemli unsurlardan biri bu maddelerle ilgili uluslararası konvansiyonlar, ulusal kanun ve yönetmeliklerin vs. mevcut olması. Tehlikeli madde lojistik süreçlerinin tümü bu yaptırımlara uygun olarak planlanmalı ve yönetilmeli. Bu yaptırımlar, tehlikeli maddelerin ambalajlanması, işaretlenmesi, elleçlenmesi, taşınması, depolanması gibi süreçlerde maddelerin sınıflarına göre özelleştirilmiş uygulamalar içeriyor. Özellikle taşıma sürecinde tehlikeli maddelerin hangi taşıma modu/modlarıyla taşınacağı konusu önemli. Çünkü her bir taşıma modu için (karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu, iç suyolu) farklı uygulamalar içeren konvansiyonlar bulunuyor.
ADR’DE DEĞİŞİM SÜRECİ YAŞANIYOR
Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığı önemli bir değişim sürecinden geçiyor. 2011 yılının Kasım ayında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile bir Genel Müdürlüğe kavuşan sektörde, 2014 yılında ise devrim niteliğinde değişimler yaşanacak. Yetkililer, sektör açısından çok önemli bir düzenleme olan ADR’de, kademeli geçişin sorun yaşanmadan devam ettiğini belirtiyor. Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik’in 1 Ocak 2014 yılında tamamen yürürlüğe girmesiyle sektörde ADR hükümlerine uyulmasında gözle görülür bir dönüşüm yaşanacağını söyleyen yetkililer, “01 Ocak 2014 tarihi itibarıyla ülkemizde tehlikeli yük taşımacılığının tek elden yönetilerek, kontrol altına alınacak ve taşımacılığın daha güvenli ve emniyetli bir şekilde yapılacağını belirtiyorlar.